Yaşama Saygıya EVET! Termik Santrallere HAYIR!!

6 Tem 2010

Termik santrale karşı dava

İzmir'in Aliağa ilçesinde kurulması planlanan termik santrale ilişkin Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından verilen Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu raporunun iptali istemiyle dava açıldı.




İzmir- Aliağa'da bir Türk firma tarafından kurulması planlanan termik santralin yapımına karşı çıkan Foça Çevre Platformu (FOÇEP) ve Bakırçay Çevre Platformu (BAÇEP) üyeleri, Aliağa Adliyesi'ne gelerek dava dilekçelerini verdi.

Her iki platform adına ortak açıklama yapan davacı avukatı Hasan Namak, Aliağa'nın mevcut sanayi kuruluşları nedeniyle bu noktada kapasitesini doldurmuş olduğunu ifade etti.
Gelişmiş ülkelerin terk ettiği teknolojiyle Aliağa'da kömüre dayalı termik santral kurulmak istendiğini ileri süren Namak, şu görüşleri ifade etti:
''Bir yandan madenler, hidroelektrik santraller, termik santraller ve bir yandan da nükleer santraller ile uluslararası sermayenin saldırısı altındayız. Bu sermayeler yer altı ve üstü kaynaklarımızı bütünüyle sömürecek ve tarifi mümkün olmayan çevre sorunları doğuracaktır. Buna karşı ulusal bilinçle ve yaşam savunuculuğu bilinci ile bu mücadeleyi burada başlatmış bulunuyoruz.''


Lisans verilmemesi için EPDK'ye başvuru

Aliağa Demokrasi Platformu Dönem Sözcülüğü adına Aliağa Petrol-İş Sendikası Mali Sekreteri Cemal Topçu da Aliağa Nemrut Sanayi Bölgesinde yer alan işletmelerin Aliağa ve Foça bölgesine her geçen gün telafisi olmayan zararlar verdiğini iddia etti.

Kurulması planlanan termik santralin bölge açısından ''çevresel bir felaket'' olacağını belirten Topçu, 17 Haziran'da ÇED olumlu raporu verilen santral için şu an Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından lisans verilmesi aşamasına gelindiğini, bunu önlemek için FOÇEP ile işbirliği içerisinde topladıkları 4 bin imzalı dilekçeyi EPDK'ye gönderdiklerini, ayrıca imza kampanyasına devam ettiklerini bildirdi.


AA - 6 Temmuz 2010

ALİAĞA'DA TERMİK SANTRALE DAVA

İzmir Barosu, Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Karşıyaka Belediyesi Çevre ve Orman Bakanlığı aleyhine, İzmir'in Aliağa İlçesi'nde termik santral kurmak isteyen ENKA Enerji A.Ş.'ye verilen ÇED olumlu raporunun yürütmesinin durdurulması ve iptali için dava açtı.

Ağır sanayi tesislerinin yarattığı kirlilikle boğuşan İzmir'in Aliağa İlçesi'nde 2 yıl önce başlayan termik santral tartışması yeniden gündeme geldi. ENKA tarafından İzmir'in Aliağa İlçesi'ne bağlı Çakmaklı Köyü sınırları içerisinde yapılması planlanan, ithal kömüre dayalı 800 Megawatt gücündeki termik santral projesi 5 Mayıs 2010 tarihinde Çevre ve Orman Bakanlığı'ndan ÇED olumlu raporu aldı.

ÇED olumlu raporuna karşı iptal davası açma süresinin son günü olan 5 Temmuz'da İzmir İdari Mahkemeleri'nde dava üstüne dava açıldı. Avukat Enis Dinçeroğlu, Aliağa'da Termik Santral yapılmasına karşı çıkan İzmir Barosu, Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Karşıyaka Belediyesi adına ayrı ayrı açtığı davalarla yürütmenin durdurulmasını ve raporun iptalini istedi. Ayrıca, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Şehir Plancıları Odası ve Çevre Mühendisleri Odası'na da ihbar edilmesi istendi.

EPDK'YE ELEŞTİRİ


Üç davanın da ortak gerekçeleri arasında, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun görevi yenilenebilir enerji kaynaklarının özendirilmesi yönünde tedbirler almak olduğu halde, ithal kömüre dayalı termik santral başvurularına lisans verilmesinin bu görevle çeliştiğine dikkat çekildi. Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Karşıyaka Belediyesi, çevre kirliliğini önlemenin görevleri arasında yer aldığını, Termik Santralin Aliağa ve çevresindeki yerleşimler olmak üzere İzmir ve Karşıyaka'yı da olumsuz etkileyeceğini, hava kirliliğine neden olacağını dava dilekçelerinde belirtti.

ÖLÜ YATIRIM


Açılan üç davada da Türkiye dahil 75 ülkenin imzaladığı Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı'nın (IRENA) tüzükte, petrol ve nükleer enerji döneminin kapatılmasına ve yenilenebilir enerji türleri olan rüzgar ve güneş enerjisine geçilmesine karar verildiğine dikkat çekildi. Türkiye'nin birkaç yıl sonra ölü yatırım haline gelebilecek olan bu termik santralleri inşa etmesi hem stratejik açıdan, hem de çevresel açıdan büyük bir hata olacağı öne sürüldü.

KYOTO'YA AYKIRI


TBMM'nin Kyoto Protokolü'ne katılmasının uygun bulunduğuna ilişkin Kanun Tasarısı'nı 5 Şubat 2009 tarihinde kabul edildiğini belirten davacılar, Kyoto Protokolüyle birlikte Türkiye'nin karbon gazları salınımını sınırlamak konusunda uluslararası yükümlülük altına gireceğine işaret etti. Bu durumun sonucunda belki de termik santrallerin kapatmak zorunda kalınacağını vurgulandı.

FOKLARA ZARARLI

ÇED kapsamında saha çalışmasında nesli tehlike altında olan veya endemik türe rastlanmadığı, inşaat öncesi bitki ve hayvan varlığı çalışması yapılacağı, tedbirler alınacağının bildirildiğine dikkat çeken Baro, Karşıyaka Belediyesi ve Ege Belediyeler Birliği, ancak proje etki alanı içerisinde yer alan Akdeniz Foku'ndan ve korunması için alınacak önlemlerden bahsedilmemesine tepki gösterdi. Dava dilekçesinde fokların barındığı mağara, kovuk, sessiz ve tenha kayalık sahillerin bozulmasından doğrudan etkileneceğine dikkat çekilerek şöyle denildi:

"Bir dünya mirası olan Akdeniz fokunun korunmasında Türkiye önemli bir ülke konumundadır. Türkiye'de yapılan çeşitli bilimsel çalışmalarda bireysel tanımlama yolu ile 31-44 arasında Akdeniz foku bireyi tanımlanmış olup, kıyılarımızda 100 civarında fok yaşadığı tahmin edilmektedir ki dünyadaki Akdeniz fok popülasyonunun yaklaşık 600 olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu sayı önemli bir yer tutmaktadır."

Açılan davalarda, Termik santralin etki alanında çok sayıda doğal sit alanlı olduğu,MD+BO MD-BOgMD-BOünde 5 bin ton civarında kömür yakacak bir termik santralden bu doğal sit alanlarının olumsuz yönde etkileneceği bildirildi.

'ATIĞI AZ İTHAL KÖMÜR KULLANILACAK'


ENKA'nın Çakmaklı Köyü'ne kurmayı planladığı 800 megawatt gücündeki termik santralin, AB'nin yaz aylarında uygulamaya koyacağı emisyon normlarında yapılacağı belirtildi. Santralde Kolombiya, Endonezya, Güney Afrika ve Rusya'dan getirtilecek olan 6 bin 500 kcal enerji veren, emisyonu ve atığı son derece az kömür kullanılacağı kaydedilirken, bu kömürün, 150 bin tonluk dev gemilerle taşınacağı için, sahile boyları 400 metre'yi bulan gemilerin yanaşabileceği bir de liman inşa edileceği bildirildi.

Utku BOLULU - İZMİR / DHA   06 Temmuz 2010 Salı

29 Haz 2010

Foça'da termik santrale imzalı tepki

Foça Çevre Platformu üyeleri, Aliağa'da kurulmak istenilen termik santral için imza topladı.

Foça Çevre Platformu (FOÇEP) üyeleri, İzmir'in Aliağa İlçesi'nde ENKA'nın kurmak istediği termik santrale karşı Bakırçay Bölgesinden topladıkları 4000 imzayı, Enerji Piyasası Düzenleme Kuruluna (EPDK) gönderdi.

Aliağa PTT'si önünde toplanan FOÇEP üyeleri adına basın açıklaması yapan Dönem Sözcüsü Bahadır Doğutürk, santral için olumlu ÇED raporu verildiğini söyledi.

Doğutürk, Aliağa ile Yeni Foça arasındaki bölgenin sanayi kuruluşları nedeniyle kirlendiğini savunarak şunları kaydetti:

''Bölge bu kadar kirlenmişken ithal kömürle çalışacak bir termik santral sadece bu bölgeyi değil İzmir Körfezi'nin güney kıyılarını ve İzmir'in kuzey kıyı bölgesini de çok olumsuz etkileyecektir. Burada termik santral kurmak bir akıl tutulmasıdır. Elektrik üretimi ya da sanayide üretim, doğayı, çevreyi yok ederek, tarımsal alanları ve ürünleri yararlanamaz hale getirerek, insan sağlığını hiçe sayarak yapılamaz. Bu, insanın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına müdahaledir. Bu bölgede termik santrale izin vermek İzmir'e ihanettir.''

Açıklamanın ardından grup topladıkları imzaları EPDK'ya gönderdi.

23 Haz 2010

ÇED KARARLARI:

1903 02.04.2010 ULAŞIM KIYI 183 İSKELE KAPASİTE ARTIŞI İZMİR DEMİR ÇELİK LİMAN İŞLETMELERİ A.Ş. İZMİR ALİAĞA İLÇESİ, ÇAKMAKLI KÖYÜ, KENDİRCİ MEVKİİ ÇINAR MÜHENİSLİK MÜŞAVİRLİK VE PROJE HİZMETLERİ LTD. ŞTİ. OLUMLU (KYME ÜSTÜNDE)


1892 05.05.2010 ENERJİ YATIRIMLARI 330 ALİAĞA ENERJİ SANTRALİ ENKA ENERJİ ÜRT.A.Ş. İZMİR ALİAĞA DOKAY ÇED ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ LTD.ŞTİ. OLUMLU

885 15.04.2010 ULAŞIM KIYI 181 DOLGU ALANI, RIHTIM VE KONTEYNER TERMİNALİ TAYFUN LİMAN DEP.İŞL.İNŞ.TUR.SAN.TİC.A.
Ş. İZMİR ALİAĞA PRD ÇEVRE YAT.PLN.İNŞ.LTD.ŞTİ. OLUMLU (KYME ÜSTÜNDE)


1877 29.03.2010 ENERJİ YATIRIMLARI 327 ALİAĞA ÇAKMAKTEPE ENERJİ ÜRETİM TESİSİ ÇAKMAKTEPE ENERJİ ÜRETİM A.Ş. İZMİR ALİAĞA İLÇESİ, ALİAĞA ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SERDAR MÜH. ÇEVRE VE ATIK YÖN. İNŞ. TAAH. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. OLUMLU (ALOSBİ’DE)


12 Haziran Cumartesi akşamı Foça Demokrasi Meydanı’nda Belediyemizin ve Foça Emek Platformu’nun katkılarıyla organize edilen Yaz Konseri’ne ilgi büyüktü.

Yaz Konseri’nde sunum Nebahat Bilgen EDREMİTLİOĞLU tarafından gerçekleştirilirken, Grup YELDEĞİRMENİ ve Halk Müziği Sanatçısı Nihat ARSLAN sahne aldı.

BES-EĞİTİM SEN-TÜM BELSEN.-GENEL İŞ-FOÇEP’in oluşturduğu Foça Emek Platformu’nun Yaz Konseri’nde sık sık Nazım Hikmet RAN’dan şiirler okundu.

Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu KESK Dönem Sözcüsü ve BES İzmir Şube Başkanı Ramiz SAĞLAM; ‘‘ Bir kenti düşünün, kentin bileşenlerini düşünün, balıkçılarını düşünün, orda hizmet üreten işçileri düşünün, emeklileri düşünün… Yani bir kenti kent yapan herkesi bir arada düşünün… Kente park yapmak kolaydır. Bir kente yollar yapmak kolaydır. Bir kente ev yapmak kolaydır. Ama o kentte yaşayanları bir araya getirmek zordur. İşte görüşü ne olursa olsun tek derdi alın teri, emeği ile yaşayanları bir araya getirmek olan Emek Platformu bu kentteki Foça’nın Antik Yunan çağlarından bu yana gelen bütün değerleri ile bir araya gelmiştir. ’’ dedi.

Belediye Başkanı Gökhan DEMİRAĞ’a Yaz Konseri’nin gerçekleştirilmesindeki katkılarından dolayı Foça Büro Emekçileri Temsilcisi Levent MISIR tarafından teşekkür plaketi verildi.

Başkan DEMİRAĞ; ‘‘ Yaz Konseri’nin gerçekleştirilmesinde emeği geçen herkese ve Foça Emek Platformu’na çok teşekkür ediyorum. Foça’nı gündeminde iki önemli konu var. Bunları sizlerle paylaşarak sizlerden destek istiyoruz. Doğası ve çevresi çok güzel olan Foçamıza termik santral yapılmak isteniyor. Buna hep birlikte karşıyız değil mi ?... Bu konuda tüm vatandaşlarımızdan destek istiyoruz. Sivil Toplum Örgütleri üzerlerine düşen görevleri zaten yapıyorlar.

İkincisi de CLUB MED sorunu Başkanlığımızca tüm siyasi partilerin ilçe Başkanlarıyla toplantı gerçekleştirdik. İmza kampanyası tertipledik. Sizlerden Club Med imza kampanyamıza sahip çıkmanızı rica ediyoruz. İnşallah CLUB MED Foça’ya en kısa zamanda geri döner.’’ dedi.

Plaket töreninde KESK Sözcüsü ve BES İzmir Şube Başkanı Ramiz SAĞLAM’a, Foça Belediye Genel İş Sendikası İşyeri Baş Temsilcisi Emin AYVAZ tarafından katkılarından dolayı plaket verildi.

EĞİTİM SEN. 2 No’lu İzmir Şube Başkanı Sayın Mehmet Ali TUNÇ’a, Büro Emekçileri Sendikası Temsilcisi Levent MISIR tarafından katkılarından dolayı plaket verildi.

DİSK Genel İş 4No’lu Şube Başkanı Erkan KARACA’ya, EĞİTİM SEN Foça Baş Temsilcisi Mehmet AKYÜREK tarafından katkılarından dolayı plaket verildi.

Yaz Konseri’nde Grup YELDEĞİRMENİ ve Türk Halk Müziği Sanatçısı Nihat ARSLAN’a geceye katkılarından dolayı plaket verilirken; Grup YELDEĞİRMENİ adına konuşan Cemil DEMİRHAN; ‘‘ Bu gecenin organizasyonunda emeği geçen tüm sendikalara, çevre kuruluşlarına çok teşekkür ediyoruz. Türkiye’nin en güzel yerlerinden biri Foça. Foça bilinen, adı geçen bir yer. Karadeniz’de, Rize’de, Batman’da Kaz Dağları’nda Balıkesir’de… olduğu gibi Türkiye’nin dört bir yanında çevre katliamı var. Türkiye’nin çeşitli yerlerine gidiyoruz. Gittiğimiz her üç şehirden birinde çevre katliamından söz etmek zorunda kalıyoruz. Adı doğa güzellikleri ile bilinen Foça’da, bu katliamlara dâhil edilmek isteniyor. Doğal güzellikleri ile bilinen Foça’ya termik santral kurulmak istenmesini, çok manidar buluyoruz. Ve bu girişimi halka, bizlere yapılan bir zulüm olarak görüyoruz.’’ dedi.

14.06.2010 Foça Belediyesi Basın Bürosu

ÖNCE ÇED SONRA HALKI BİLGİLENDİRME TOPLANTISI ÖNCE İNŞAAT SONRA RUHSAT - Süleyman SALUR


Dünkü yazımızda ifade ettiğimiz gibi ÇED raporu konusunu biraz daha detaylandırmaya çalışacağız..

EPDK, lisans başvuruları için ilk etapta ÇED raporu alınmasını zorunlu hale getirmiştir. Yatırımcıların Çevre Bakanlığına müracaat etmeleri ile başlayan süreçte, kurulacak santralin çevreye zarar vermediği tespit edildiğinde firmanın müracaat tarihinden itibaren 90 gün içinde gerekli lisansı alabilmekte, ancak çevreye zararlı bir durum tespit edildiğinde ise, firmaya ÇED raporu alabilecek şartları oluşturması için 300 günlük bir süre verilmektedir. Süre sonunda şartlar yerine getirilemez ve ÇED raporu alınamaz ise, kuruma verilen teminat mektupları da mücbir sebepler dışında kendilerine iade edilmemektedir.

ÇED raporu zorunluluğu getirildiği tarihten önce EPDK'ya bekleyen lisans başvuruları içinde uygulanmaktadır. Nitekim İzmir Aliağa'ya ithal kömüre dayalı bir santrali, çevreye zararlı olup olmadığını belirleyen değerlemeleri almadan lisans aldığı için, haklarında açılan dava sonucunda lisans için yürütmeyi durdurma kararı alınmıştır. Dolaysıyla daha önce lisans alıp ÇED raporu almayan firmalar zor durumda kalmıştır. Nitekim bugün EPDK'ya lisans almış ancak ÇED raporu alamamış yüzlerce başvuru bulunmaktadır.

ÇED yönetmeliği gereği, en önemli kriterlerin başında Halkı Bilgilendirme Toplantısı gelmektedir. Elbette bu tür toplantıların olmazsa olmazı bol ve çeşitli ikramlar ve promosyonlardır. OMV'nin yaptığı gibi, İlgili meslek kuruluşları, Sivil Toplum Örgütleri, ve çatlak ses çıkaracak köşe yazarlarının toplantılara iştirak etmesi gibi bir risk göze alınamaz. Daha çok toprakları çeşitli iş vaatleri ellerinden alınan köylü vatandaşlarımız ile, firma çalışanları bir kalabalık oluştururlar ve sözde ilgili yönetmelik gerekliliği yerine getirilmiş olur.

Halkı Bilgilendirme Toplantısı prosedüründe tüm Sivil Toplum Örgütleri, ilgili mesleki kurum ve kuruluşlar davet edilmelidir. Biz herkesi davet ettik ama kimse gelmedi mantığı ile hareket edilemez. Ancak yatırımcılar bu tür toplantılarda tepki alacaklarını bildikleri için, böyle bir riski üstlenmek istemezler. Nitekim Samsun'da Termik Santraller ile ilgili yapılanh tüm toplantılarda gerginlik yaşanmıştır.

Her toplantıda da konuşulanları not alındığı ajandalar , tıpkı milletvekillerine verilen hamili yakınımdır kartvizitlerinin kaderini yaşarlar. Yani çöpe atılırlar. Halkın katılmadığı toplantılarda da hasbel kader olayı duyan ve iştirak eden STÖ temsilcileri var ise, muhalefet edilen konular sadece not alınır.

Benim gibi ve bazı STÖ'ler gibi birileri ortaya çıkıp denizi bulandırdığında, acilen bazı seyahatler organize edilir. Bu seyahatlerde de mümkün olduğunca yandaş medya mensupları ile yine belirli iş taahhüdü ile arsalarını satan köylülerin iştiraki sağlanır. Bursa gezilerinden sonra yurt dışı seyahatleri planlanır.

Çünkü halka rağmen bir tesisin işletmeye açılması mümkün değildir. Örneği Samsundaki Mobil Santraller konusunda yaşanmıştır. Bu konuda gerekenler gerektiğince yapılır. Hangi adreslere ne tür bir mektup ile ulaşılabilecek ise, ve üzerine hangi ebat ve şekilde bir pul yapıştırılacak ise de yapıştırılır. .

Bu arada kendilerine iş vat edilen ve bu vaatler ile arsaları elinden alınan köylü vatandaşlarımız, fındık, pirinç ve sebze yetiştiriciliğinin dışında hiçbir nitelikleri ve vasıfları olmadığından, çaycı, temizlikçi, bekçi gibi kadrolarda ancak değerlendirilebilir.

900 kişiye istihdam sağlayacağını açıklayan OMV'nin, söz konusu yatırım için vasıflı eleman yetiştirme kursları açtığı konusunda elimizde bir bilgi bulunmamaktadır. Firma bu konuda tıpkı Halkı Bilgilendirme Toplantılarında uyguladığı strateji gibi, kendi bünyelerinde bir takım beceri kursları açmış olabilirler.

Proje hazırlandığında hemen inşaat faaliyetlerine başlanır. ÇED iş, inşaat ruhsatı imiş bunlar proje uygulamaya başladıktan sonraya bırakılır. Ancak, Terme'nin Kozluk ilçesi belediye başkanı gibi çevreci ve üstlendiği amme hizmetini layıkı ile yapmaya çalışan bir başkan ortaya çıkar ve başlattığınız inşaata mührünü vurur ve birkaç milyon dolar gibi bir zararın oluşmasına neden olur.

Çünkü sizler önce ruhsat sonra inşaat kavramı yerine, önce inşaat sonra ruhsat gibi bir mantık ile hareket etmiş ve resmi inşaat ruhsatınızı ancak 30 Nisan 2010 tarihinde alabilmişsinizdir. İlk müracaat tarihiniz ise 18 Ocak 2010'dur. Arada geçen süre sizin zarar hanesine yazılmıştır.

Konu ile ilgili tespitlerimizi yarın, öbür gün, daha öbür gün okuyucularımız ile paylaşacağız. Mücadelemiz, turizm tesisleri yapılacak alanlarda, rüzgar enerjisine yönelik tesisler kurma kararı verilinceye kadar, dağlarımızda ve ovalarımızda güneş enerji kaynaklı tesisler kuruluncaya kadar sürecektir. Bu arada tespitlerimiz ve görüşlerimiz ile ilgili bizleri ikna etmek istiyorsanız, yerel TVlerde her zaman sizlerle görüşlerimizi paylaşmaya ve tartışmaya hazırız.

HALK GAZETESİ

Çevre Katliamı - Ahmet YAZICIOĞLU

"Bastır 100 lirayı" başlılkı yazımı oluyan bir okurum, hemen kağıt kaleme sarılmış.

*100 lira verip ağaç kesenlerin de Aliağa-İmir arasını talan edenlerinde elleri kırılsın.Buradaki yağmayı, insanlık suçunu, doğa ve toprak katliamını görmenizi isterim!

Yeni Asır tiryakisi okurum, demir çelik fabrikalarından çıkan curufların tüm Menemen ovasını mahvettiğini, kayısı, şeftali, erik ve zeytin ağaçlarının nasıl katledildiğini uzun uzun anlatmış.

*Yeni Foça girişindeki fabrikalar, zehir bombardımanı altında Aliağa'yı bitirdiler. Yeni ve Eski Foça, Gencelli, Helvacıköy, Menemen, Çiğli hatta Karşıyaka ciddi tehdit altında. Ey İzmir'i yönetenler; yarın çok geç olacak. Bu tehlikeyi görmeyenler, bizlerle alay edercesine bir de termik santralden söz ediyorlar!

Anayasa'nın 56 maddesine göre temiz bir çevrede yaşamanın hepimizin anayasal hakkı olduğunu vurgulayan okurum anayasa suçu işlendiğini savunuyor.

Anlattıklarında yalan-dolan kasıt var mı? Herşey ortada.

12.06.2010 YENİ ASIR

8 Haz 2010

Termik Santral Ölüm Demektir!

Son günlerde küresel ısınma ve buna bağlı iklim değişikliklerinin neden olduğu sorunlar oldukça tartışılır oldu. Doğa felaketlerinin kapitalizmin etkisiyle daha katmerli sorunlara neden olduğu biliniyor. Susuzluk ya da sel baskını gibi olaylar egemen sınıf adına ülkeyi yönetenlerin uygulamalarının ürünü olabiliyor. Bu kimi zaman alınmayan önlemler, kimi zaman da bilinçli tercih sonucu yaşanıyor.

Sermaye sözcülerinin bilinçli tercihlerinin bir örneği de termik santraller konusundaki ısrardır. Çevre ve insan sağlığı açısından zararlarının bilinmesine rağmen termik santrallerde ısrar edilmesi bir avuç kapitalistin çıkarını korumaya yöneliktir. Bunun bedeli ise katledilen insan ve çevre sağlığıdır.

Termik santraller ve zararları konusunda kısa bir özet yaparsak sermaye devletinin bir avuç insanın çıkarı uğruna neleri feda ettiği daha iyi anlaşılacaktır.

Termik santraller, sağlığa ve doğaya zararlı radyoaktif atıklar üretmektedir. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun araştırmalarına göre, termik santrallerin bacalarından çıkan partiküller ve kazandan alınan külde radyoaktivite vardır. Rüzgar ve yağış etkisi ile küller çevreye yayılmakta veya toprak altına sızarak yeraltı sularının kirlenmesine neden olmaktadır. Termik santrallerden kaynaklı hava kirliliği yaşandığı ve radyoaktif maddelerin insan sağlığına etkileri ise pek çok bilimsel çalışmaya konu olmuştur. Merkezi sinir sistemi bozuklukları, anormal doğumlar, solunum yolu hastalıkları, gelişme bozuklukları, öğrenme yeteneğinde azalma, kalp hastalıkları, cilt hastalıkları ve kanser gibi vakalar görülebilmektedir. Ayrıca termik santrallerden çıkan maddeler (SO2/kükürtdioksit) asit yağmurları şeklinde havayı kirletmekte, toprak ve suyu etkilemekte, doğal bitki örtüsünü ve ormanları yoketmektedir. Asit yağmurlarının diğer zararlı etkisi ise, bakır (Cu) ve kurşun (Pb) gibi zehirli elementlerin içme sularına karışmasıdır. Termik santralin bulunduğu yöre halkı ise doğrudan bu tehditlerle karşı karşıyadır. Yanısıra termik santraller sonucu ortaya çıkan kirletici faktörlerin küresel ısınmaya katkısı olduğu bilinmektedir.

Termik santrallerin tüm dünyada yasaklanmasına neden olan bu zararlarının bilinmesine rağmen ülke toprakları sermayeye açılmıştır. Geçmişte termik santrallere karşı yürütülen mücadele sonucu yargı kararıyla yasaklanmasına rağmen faaliyete geçirilen termik santrallerin varlığı sermayenin tercihini özetliyor.

Termik santrallerin insan ve çevre sağlığı açısından ne gibi sorunlar yaratacağı, ne gibi riskler taşıdığı Yatağan örneğine bakılarak anlaşılabilir. Yatağan’da bulunan termik santral, neden olduğu uzun ve kısa vadeli sorunlar nedeniyle sürekli gündemdedir. 25 yıl önce Muğla Yatağan’da kurulan bu termik santral, kurulduğu günden bu yana yolaçtığı hava kirliliği nedeniyle gündeme gelmektedir. Yatağan ve çevresinde ekin alanlarının yanı sıra doğal bitki örtüsü de giderek yok olmaktadır. Son olarak 21 Ağustos’ta tıkanan baca gazı arıtma tesisi nedeniyle Yatağanlılar’ın yine sorun yaşadığı haberi basında yer aldı.

Termik santrallerin kısa ve uzun vadede yarattığı sorunlar sürekli gündemde iken yeni termik santral yapmak için sermaye devleti can atıyor. Sermayenin doymak bilmeyen kâr hırsı nedeniyle Silopi’ye, Adana ilinin Tufanbeyli ilçesine bağlı Kayarcık köyüne ve İzmir’in Aliağa ilçesine 2 termik santral yapılması planlanıyor.

Sermaye çıkarları söz konusu olduğunda ısrarcı davranıyor ve kendi yasalarını bile tanımıyor. 1990 yılında Aliağa’nın Gencelli köyüne termik santral kurulması kararı alınmış, ancak yöre halkının örgütlü tepkisiyle bu karar iptal edilmişti. Türkiye’nin en büyük çevre eylemi olarak tarihe geçen ve çevrecilerin ilk resmi zaferi olarak görülen bu eylemde 60 km’lik insan zinciri oluşturulmuştu. İzmir Konak Meydanı’ndan Gencelli köyüne uzanan insan zinciri eylemi sayesinde bakanlık kararı iptal edilmişti.
Şimdi yine aynı bölgedeki Gencelli ve Çakmaklı köylerine 2 termik santral kurulması planlanıyor. Sermaye devletinin sözcüleri termik santrallerin ileri teknolojiyle çalıştırılacağını ve çevreye zarar vermeyeceği ileri sürerek halkı ikna etmeye çalışıyor. Bu sözcüler Yatağan gerçeği apaçık gözler önünde dururken bunları söyleyebiliyorlar.

Termik santrallerin zararları görüldükçe belli bir çevre duyarlılığı gelişiyor. Gerek Aliağa gerekse de Adana ve Silopi’de kurulması planlanan termik santrallere karşı tepkiler yükseltiliyor. Devlet yetkilileri bu tepkileri çarpıtmak için her zaman kullandığı yönteme, yani yalanlara başvuruyor

Termik santrallerin çevreye zarar vermeyeceği iddiasının hiçbir inandırıcılığı bulunmuyor. Bergama köylüleri siyanürle altın aramaya karşı örgütlü tepkilerini gösterdiklerinde de, sermaye sözcüleri bu yöntemle altın aramanın insan ve çevre sağlığına zararı olmadığını, ileri teknoloji kullanılacağı yalanlarını medya aracılığıyla dillendiriyordu. Bergama halkının bugün yaşadığı sağlık sorunları kapitalistlerin yalanlarını açığa çıkarmaktadır. Basına yansıyan haberlere göre, son yıllarda Bergama’ya bağlı köylerde kanser oranı artmaktadır. Özellikle son 3 yıldır Bergama’ya bağlı Narlıca ve Pınar köylerinde yaşayan halk arasında kanser hastalığı sıklıkla görülmektedir. Çoğunluğu meme kanseri olan kadınlar, Ovacık Altın Madeni’nden çevreye dağılan zehirli atıklardan dolayı bu hastalığa yakalandıklarını söylüyorlar.

Kapitalist düzende insan ve çevre sağlığı dikkate alınmıyor. Suyun, toprağın havanın kirlenmesi, tarımsal alanların azalması, kuraklık, kıtlık tehlikesi, hastalıklar ve ölümler önemsenmiyor. İnsan ve çevre sağlığını gözeten bir enerji politikası gözetilmiyor. Termik santraller yerine güneş, rüzgar, jeotermal gibi yenilenebilir kaynaklar tercih edilmiyor. Çünkü kapitalist düzende tercihler insandan yana değil paradan yana yapılıyor.

Bu ve benzeri sorunlara karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğini Silopi, Gencelli ve Bergamalılar’ın direnişlerinden ve deneyimlerinden görmekteyiz. Sorunların dişe diş bir mücadeleyle aşılacağı bir gerçektir. Kalıcı çözüm ise, insan ve çevre sağlığını gözeten bir enerji politikası izlenmesini toplum sağlığının vazgeçilmez koşulu sayan sosyalizmde mümkündür.

7 Haz 2010

Bir Kıyı Kolonisi mi Burası?

Ege’de bir ilçemiz var. Sanayi Emekçileri oluşturuyor nüfusunun bütününe yakınını.

ENKA’nın kurmaya hazırlandğı bir termik santralde, Ukraynadan, ya da G Afrika’dan, ya da Brezilya’dan gelecek kömür yakılacak; Petkim, Orta Doğu’dan gemilerle taşınan petrolü işliyor; ENKA-BECHTEL’in santralinde Kafkaslardan gelen doğal gaz yakılıyor; dizi dizi demir çelik tesisleri dünyanın dört bir yanından getirilen hurdaları ergiterek demir üretiyor; … Bunun için iskeleler limanlar yapılıyor, dünyanın dört bir yanından gelen gemiler pisliklerini körfeze salıp çekip gidiyor. Yetmiyor, gelişmiş ülkelerde yasaklanan gemi sökümleri de burada yapılıyor. Buraya pislik akıyor, Türkiye’li emekçilerin, çiftçilerin, memurların, esnafın ürettiği değerler bu pisliğin karşılığında dışarıya kanıyor. Ülkede en çok kanser yaşanan yer burası. Denizine girilemiyor. Havası solunamıyor. Bir örneği daha yok. Burası, küresel emperyalizmin bir kıyı kolonisi mi oldu?

Kraliçe’nin Valisi’nin mi sözü geçiyor burada?

Burası Aliağa.
Bir anda olmadı bu. Adım adım gelişti ve ilerliyor. Aliağa kentinin hemen burnunun dibinden başladı, Nemrut Körfezi’ne yayıldı, şimdi batıya Yeni Foça’ya ilerliyor. Yöre halkı tedirgin. Foça Yarımadası’nda yaşamı savunmak üzere bir platform, FOÇEP kuruldu. Duyarlığın yükselmesi ve örgütlenme geçen yıl bir Rapor’un kamuoyuna açıklanmasıyla başladı. Önceki yıl, sivil toplumun dikkatinden kaçırılarak başlatılan bir çalışmanın sonuçlarını sergileyen Aliağa Çevre Durum Tespiti Ve Taşıma Kapasitesinin Belirlenmesi Projesi 1.Ara Rapor’u, bu kez sivil toplumun dikkatinden kaçırılamadı. Tartışmalı bir toplantıyla kamuoyuna açıklandı.
Aliağa’da yaşananlar yetmezmiş gibi, yeni kirlilik yüklerinin gündeme getirilmesi Aliağa’nın ve ister istemez Ege’nin gündemdeki yerini öne çıkardı.

Hazırlatanlar ve destekleyenler, neyi amaçlamış olurlarsa olsunlar Rapor’u hazırlayanların metinde yer verdikleri öyle saptamalar var ki, ister gizleyememiş, isterse gerçekleri gizlemeye gönülleri elvermemiş olsun, Aliağa’nın durumunu öğrenmek ve Aliağa’yı bu duruma düşürüp beterini isteyenlerden hesap sorarken yararlanmak için Rapor’u dikkatle okumakta yarar var.

6 Haz 2010

Termik Santraller Ölüm Kusacak

Fosil Yakıtlar

Fosil yakıtlar, çürüyen tarih öncesi bitki ve hayvanlardan milyonlarca yılda oluşmuş, kömür, petrol ve doğalgaz gibi yakıtlardır. Fosil yakıtlar yenilenebilir kaynaklar değillerdir.
Fosil yakıtların kullanılması, karbondioksit gazı biçiminde karbon açığa çıkmasına yol açar. Karbondioksit ise iklim değişikliği yaratan insan etkinliklerinin yaydığı en önemli seragazıdır. Bugün, özellikle kuraklıklar, seller ve rekor kıran sıcaklıklar yüzünden mercanların ağarması ve kutupların erimesi gibi iklim değişikliği etkilerini tüm dünyada tanık oluyoruz.
Türkiye'nin kirletici kömürlü termik santrallar işletme ve sözde "mobil" fuel-oil termik santralları dahil daha birçok fosil yakıtlı termik santral planlama konusunda kötü bir ünü vardır.
Biliminsanları iklim değişikliğine ilişkin 'güvenli' sınırlar aşılmadan önce, atmosfere ne kadar karbon yayılabileceğini hesaplamışlardır. Bu sınır aşılırsa, iklim değişikliği o denli hızlı gerçekleşecektir ki ekosistemler, buna ayak uyduramayacak ve kontrolden çıkabilecek geri dönüşsüz bir süreç başlayacaktır.
İklim değişikliği açısından en fazla 'güvenli' sıcaklık artışı, bir derece santigrattır. Fosil yakıtları bu hızla yakmaya devam edersek, bu sınıra yalnızca 40 yılda ulaşılacaktır.
Fosil yakıt endüstrisinin bulduğu mevcut ekonomik kömür, petrol ve doğalgaz rezervleri, bu miktarın yaklaşık dört katıdır. Bir başka deyişle, tehlikeli iklim değişikliklerini önlemek istiyorsak, bu rezervin dörtte üçünü yakmamız mümkün olmayacaktır. Buna karşın, petrol devleri petrol arama çalışmalarına yatırım apmaya devam ediyor. Çok uluslu petrol şirketlerinin yatırım yaptığı ana hedeflerden biri ise Hazar bölgesidir.
Bütün bunlar şu anlama gelmektedir: Hemen yenilenebilir enerji kaynakları yatırımlarına geçerek, acilen karbondioksit yayılımını azaltmaya ve fosil yakıtlardan vazgeçmeye başlamak zorundayız. Greenpeace, buna 'karbon mantığı' adını veriyor.
Petrol şirketleri, tehlikeli iklim değişikliklerine yol açmaya yetecek kadar petrolü zaten bulmuş durumdadır. Mevcut rezervleri piyasaya sunarlarsa, bunun iklim üzerindeki etkileri felaket olacaktır. Bu şirketler, daha fazla fosil yakıt aramak için para harcamak yerine, geleceğin temiz, sürdürülebilir enerji kaynaklarına şu anda yatırım yapmak zorundadır. Hiçbir şey olmamış gibi devam etmek, büyük ekolojik ve ekonomik yıkıma yol açarak milyonlarca insanın yaşamıyla kumar oynamaktır.
Endüstrileşmiş ülke hükümetleri, yenilenebilir enerjinin gelişimini dünya çapında desteklemeli ve fosil yakıtlara ve nükleer enerjiye dayalı geleneksel enerji sistemlerine her yıl verilen 250-300 milyar dolarlık sübvansiyonları kaldırmak için adım atmalıdır. Sürdürülebilir bir geleceğe giden tek yol, güneş kaynaklı enerjilere dayalı bir ekonomiye geçiştir. 

5 Haz 2010

Foçep; Antik Kyme Kentine Çimento Fabrikası İstemiyoruz .

Sample ImageSample Image
Foçep Basın Açıklaması /Tarih Ve Çevre Katliamına Dur Diyoruz ,İzmir İli Aliağa İçesi, Horozgediği Köyü sınırlarında kalan ve ANTİK KYME kentinin bitişiğinde yer alan Pınartepe mevkine Batıçim adlı bir firma tarafından “Çimento Öğütme ve Paketleme Tesisi” yapılmak isteniyor. 
Sample Image
Bu amaçlarla 5 Kasım Perşembe günü Saat 11.00’de Horozgediği Köyü’nde firma tarafından halk bilgilendirme toplantısı yapılacak. ÇED raporundan anladığımız kadarıyla yılda 2 milyon ton çimento öğütülüp paketlenecek. Hiç şüphe yok ki Batıçim adlı firma bu yatırımı “sosyal hizmet aşkı” için değil, kısa yoldan kâr ve rant elde etme amacıyla yapmaktadır. Bunun için 3500 yıllık antik bir kente zarar vermeyi, 1. Derece Arkeolojik Sit alanını tahrip etmeyi, binlerce kişiyi toza boğmayı, yer altı sularını kirletmeyi, asit yağmuruna neden olarak tarıma zarar vermeyi rahatlıkla göze almaktadır.

1 Haz 2010

Foça'da Memur ve İşçiler Grevde

26 Mayıs 2010

        1 günlük iş bırakma eyleminde Foça'da mesai saatinin başlaması ile birlikte çalışmama haklarını kullanan işçi ve memurlar saat 11.00 sıralarında Foça Demokrasi meydanında bir araya geldi. DİSK- KESK ve Tüm Bel Sen'e bağlı sendikalı işçi ve memurlar hükümetin ,4-C / 4-B gibi yasa uygulamalarına , Aliağa ile Foça arasındaki bölgede kurulması planlanan termik santrale, yasak balık avcılığına, hayır demek ve parasız sağlık, eğitim haklarından yararlanmak için genel greve katıldılar.
         Ak Parti Hükümetine tepki gösteren işçi ve memurların eylemine

EYVAH!! TERMİK SANTRAL KURULUYOR!!


Sayfaya ulaşmak için buraya tıklayın.









Aliağa'da Çevre Toplantısı


İzmir"in Aliağa İlçesi"nde düzenlenen çevre bilgilendirme toplantısında çevre belediyeler, sivil toplum örgütleri ve halkın çevreye karşı duyarlı olmaları istendi. Bakırçay Çevre Platformu tarafından düzenlene toplantıya Foça Çevre Platformu üyeleri, Ege Çevre Derneği üyeleri ile Aliağa Belediye Başkanı Turgut Oğuz, Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ, Aliağa Belediye Başkan Yardımcıları Münir Nurettin Bayrav, Uğur Eren, Belediye Meclis Üyeleri, Sivil Toplum Örgüt Temsilcileri ve muhtarlar katıldı. Eğe Çevre Platformundan (EGEÇEP) hiçbir yetkilinin olmaması ve katılımının azlığı dikkat çekti. Çevresel etkilerin ve alınması gereken tedbirlerin konuşulduğu toplantıyı Bakırçay Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hüseyin Yurttaş yönetti. Aliağa Belediyesi Halkla İlişkilerden Sorumlu Başkan Danışmanı Bakırçay Çevre Platformu Üyesi Yakup Öztürk ile Aliağa Belediyesi Halkla İlişkiler Müdürü, Bakırçay Çevre Platformu Üyesi Yücel Laçinel de toplantıda çevre ile ilgili bilgilendirmeler yaptı. 

ENKA, Aliağa'ya termik santral için ÇED raporu aldı

Çevre ve Orman Bakanlığı, İzmir’in Aliağa İlçesi’nde termik santral kurmak isteyen ENKA Enerji AŞ’ye ÇED olumlu raporu verdi.
Ağır sanayi tesislerinin yarattığı kirlilik ile boğuşan İzmir’in Aliağa İlçesi’nde 2 yıl önce yaşanan termik santral tartışması yeniden gündeme geldi. ENKA tarafından İzmir’in Aliağa İlçesi’ne bağlı Çakmaklı Köyü sınırları içerisinde yapılması planlanan, ithal kömüre dayalı 800 Megawatt gücündeki termik santral projesi Çevre ve Orman Bakanlığın’dan ÇED olumlu raporu aldı. Firmanın aldığı ÇED olumlu raporunun ardından, ilk olarak 20 yıl önce yörede ağaç kesilmesiyle başlayan termik santral tartışması yeniden alevlendi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK)’nın verdiği lisansı açtıkları dava ile iptal ettiren yöre halkı, bu kez de Çevre ve Orman Bakanlığı’nın verdiği ÇED olumlu raporuna karşı da dava açmaya ve eylem yapmaya hazırlanıyor.
ENKA tarafından yapılması planlanan termik santralin bulunduğu Çakmaklı Köyü yakınlarına 20 yıl önce yapılmak istenilen termik santrale karşı çıkanların başında bulunan CHP İzmir Milletvekili Kemal Anadol, o yıllarda yaptıkları mücadeleyi yeniden yapabileceklerini dile getirdi. Termik santralin yapılması planlanan yerin İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan imar planlarında tarım arazisi olarak göründüğünü dile getiren Anadol, “Çevre ve Orman Bakanlığı, tarım arazisi olan bir yere nasıl termik santral yapılması için ÇED olumlu raporu verebiliyor anlamış değilim. Buna karşı dava açmak için hazırlık yapmaya başladık. Dava açmak için 60 gün süremiz var. Mutlaka dava açacağız. Tarım arazisi olan bölgede imar değişikliği yapılmaması için elimizden ne geliyorsa yapacağız” dedi.

KYME NE? KYME’LİLER KİM?

Geçtiğimiz Pazar (9.5.2010) biz Egeçep’lileri, Foçep’li (Foça çevre ve kültür platformu) dostlarımız “küme” dedikleri Kyme antik kentine götürdüler. Gördüklerimden şaşkına dönmüş vaziyette, kendi adıma Kyme (Kime)’yi daha önce görmemiş olmanın ve ülke adına kadir bilmezliğin utancını yaşadım.
Ailos ülkesinin bu en büyük ve görkemli liman kenti, Aliağa’daki Nemrut körfezinde kaderine terkedilmiş ve sahipsiz durumda. Bu durum yetmiyormuş gibi hoyratça ve birilerinin kazancı uğruna tecavüze de uğramış. Koca kentin kimi bölümleri 1. derece koruma altından 3. dereceye düşürülmüş ve üzerine betonlar dökülerek birçok sanayi tesisi kurulmuş. 1. derece Sit konumundan çıkarılırken kimi yerleri, kimsecikler görmemiş mi, bir Allahın kulu itiraz etmemiş mi, anlaşılır gibi değil. İnsanın içi ağlıyor görünce.

Kyme’nin tanıtımı yapılırsa, bu kent bütünüyle ortaya çıkar da kültür gezilerinin vazgeçilmez uğrak yeri olursa; nasıl tacize uğradığı öğrenilecekmiş gibi bir korkuyla saklanmış izlenimi ediniyor insan. Zira elime geçen bir demir çelik endüstrisinin hazırladığı tanıtım broşüründe Kyme’nin sınırları küçültülmüş. Gerçeğin üstü örtülmüş. 3. derece konuma düşürülen yerler Kyme’den sayılmıyor. Sanki Kyme, bilerek isteyerek gözlerden saklanmış, kentte yapılan tahribat görünmesin diye özel çaba sarf edilmiş, bu görkemli antik kenti gösterecek bir tabela bile konmamış, kirletilen Aliağa yarımadasının sanayisine kurban edilmiş…

Kyme ne söyleyim Kyme ne deyim?!


“Burada korkunç şeyler oluyor!..
Foça’daki arkeolojik kazıların başkanı Prof. Dr. Ömer Özyiğit, Foça Çevre Platformu (FOÇEP) tarafından Reha Midilli Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen bölgenin çevresel sorunları ile ilgili forumda yaptığı konuşmasını bu cümle ile bitirdi. Yürümesini güçleştiren dizlerindeki sorun nedeniyle “Hocam, mikrofonu getirelim bulunduğunuz yerden de konuşabilirsiniz” sözlerine rağmen, zorlukla çıkabildiği yüksekçe sahnede yapmayı tercih etti konuşmasını. Sözlerini, salondaki az sayıda da olsa herkesin yüzlerine bakarak söylemeyi tercih etti. Kısa konuştu, ama öyle sözler etti ki...

Tarihi Ceza!

Tarihi Ceza!Aliağa’da 1. derece SİT alanında tarihi eser ararken yakalanan iki zanlıya, arkeoloji ya da sanat tarihi dersi görmesi cezası verildi.
İzmir’in Aliağa ilçesindeki Kyme Antik Kenti’nde kaçak kazı çalışması yaparken yakalanan H.K. ve H.Ş’ye 2′şer yıl hapis ve arkeoloji ya da sanat tarihi alanında ders almaları cezası verildi. İzmir Denetimli Serbetlik Şube Müdürlüğü’ne gönderilen karar üzerine, üniversitelerin tarih bölümlerine yazı gönderilerek, iki sanığın cezalarını çekmeleri için derslere ya da kurslara katılıp, katılamayacağı soruldu. Zanlılar gelecek cevaba göre ya tarih derslerine girecek ya da kurs veya seminere katılacak.
5 YIL HAPİS İSTENDİ
Aliağa’daki yaşayan H.K. ile H.Ş, Kyme Antik Kenti’nin bulunduğu ve 1. derece SİT bölgesi olan yerde, kaçak kazı yaparken yakalandı. 2 yıl önce, ihbar üzerine yakalanan H.K. ile H.Ş, jandarma tarafından

Belediye Başkanları Aliağa’da buluştu

     
Büyükşehir sınırları içinde yer alan ilçe belediye başkanları kuzeydeki son metropol ilçe Aliağa'da toplandı. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun da katıldığı ve Aliağa Belediye Başkanı Turgut Oğuz'un ev sahipliği yaptığı gecede başkanlar Bizim Ev Restoran'da bir araya geldi. Ev sahibi olarak Başkan Oğuz, Başkan Yardımcıları Uğur Eren ve Münir Nurettin Bayrav ile birlikte başkanları karşılarken, davete önce gelen Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile yemek öncesi tavla oynadı.
Halkapınar-Aliağa Metro seferleri çok yakında
Yemekten sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu

Aliağa'da denize girilmez!

ALİAĞA ÖN PLAJLARDAN 3 TON ÇÖP ÇIKTI..!
ALİAĞA DA DENİZE GİRİLMEZ..!
DENİZDEN BİR BABAMIZ ÇIKMADI..


İzmir"in Aliağa İlçesi"nde TÜPRAŞ Aliağa Rafinerisi ve TURMEPA Deniz Temiz Derneği tarafından gerçekleştirilen kıyı temizliğinde yaklaşık 3 ton çöp toplandı. İzmir Deniz Polisine ait dalgıçlar, Aliağa da bulunan 5 okulun çevre kulüplerine üye 120 öğrenci ile Aliağa Kaymakamı İbrahim Keklik, Belediye Başkanı Ömer Turgut Oğuz, TÜPRAŞ Aliağa Rafinerisi Müdürü Şahin Çalbıyık, Aliağa Müftüsü Osman Canbolat ve Aliağa Ticaret Odası Başkanı Adnan Saka"nın da katıldığı deniz ve sahil temizliği Aliağa Ön Plajlar Mevkiinde Tabakçı Restauranttan başlayarak, Bakırçay Restaurant, Ön Plaj Tesisleri ile Polis Kampı arasında gerçekleştirildi. Noylon poşetler, demir parçaları, cam parçaları, şişeler, lastikler, tenekeler ve kâğıtların ağırlıklı olduğu çöpler TÜPRAŞ tarafından özel olarak hazırlanan çöp konteynırlarına konuldu. Aliağa da yaz aylarında denize en sık girilen bölgede çıkarılan çöpler şaşkınlık yarattı. Özellikle İzmir"den gelen Deniz Polisi Dalgıçlarının denizin içerisinde kıyıya yakın yerlerde yaptıkları temizlik, denize atılan malzemelerin sonucunda ortaya çıkan tehlikeleri de göz önüne serdi. Cam şişeler, demir parçaları, metal içecek kutuları, teneke parçaları görenleri hayrete düşürdü. Sahilde kumlar arasından ve çevreden toplanan çöplerde yüzeyde yaşanan kirliliği ve tehlikeyi açığa çıkardı. Öğrenciler gördükleri tablo karşısında şaşkınlıklarını gizleyemediler.

Santral sınırı bozuyor!

Hacımehmetler Çiftliği’nin Foça’dan ayrılıp Aliağa’ya bağlanması isteğinin termik santral kaynaklı olduğu ileri sürülüyor.

Aliağa ile Foça arasında herhangi bir sınır anlaşmazlığı olmamasına karşın Hacımehmetler Çiftliği bölgesinin Foça'dan ayrılıp Aliağa'ya bağlanması için uğraş veriliyor. Girişimin arkasında bölgede termik santral yapmak isteyen ENKA şirketinin bulunduğu öne sürülüyor.

Hacımehmetler Çiftliği, Gencelli’nin yüzlerce metre uzunluğundaki kuzey sahil şeridiyle Çakmaklı koyu arasında yer alıyor. Aliağa’da kurulmak istenen termik santral için “stratejik” öneme sahip olan bu bölgenin, Foça sınırlarından çıkarılarak Aliağa’ya bağlanması için çalışılıyor. Santrali kurmak isteyen ENKA şirketinin bölgede arazi alımı yaptığı belirtilirken, alanın Aliağa’ya bağlanmasıyla turizm niteliğinin de “sanayi alanıa” dönüştürüleceği konuşuluyor. İki belediye arasında “sınır anlaşmazlığı” bulunmamasına karşın, İzmir Valiliği’nin nüfus sayımı ve referandum girişimleri ise tepki topluyor.

Aliağa'da Olaylı ÇED

 

 İzmir’ in Aliağa İlçesi, Horozgediği Köyü, Pınar tepe mevkiinde BATIÇİM Batı Anadolu Çimento San. A.Ş. tarafından yapılması planlanan Çimento Öğütme ve Paketleme Tesisi projesinin ÇED toplantısı gerçekleştirildi. 

  BATIÇİM"İN ÇED TOPLANTISI OLAYLI GEÇTİ
BATIÇİM"İN ÇED TOPLANTISINDA FOÇEP TEPKİSİ  " İSTİHDAM YARATACAĞIZ DİYE İNSAN VE ÇEVREYİ ÖLDÜREMEZSİNİZ".

 FOÇEP " BU BÖLGE SANAYİ BÖLGESİ DEĞİL, ÖLÜM BÖLGESİ OLMUŞTUR" .

İzmir"in Aliağa İlçesi, Horozgediği Köyü, Pınar tepe mevkiinde BATIÇİM Batı Anadolu Çimento San. A.Ş. tarafından yapılması planlanan Çimento Öğütme ve Paketleme Tesisi projesinin ÇED toplantısı gerçekleştirildi. Yönetmeliği"nin 9. maddesi gereğince ÇED sürecine halkın katılımını sağlamak, proje hakkında halkı bilgilendirmek, halkın görüş ve önerilerini almak amacıyla düzenlenen CED toplantısı Horozgediği Köyü"nde bulunan köy kahvesinde yapıldı.

31 May 2010

Termik Santral Trajediyi Arttıracak

Aliağa Belediyesi tarafından düzenlenen 20. Emek ve Barış Şenliklerinin son gününde düzenlenen “Termik Santraller ve Çevresel Etkileri” konulu panelde Konuşan CHP Grup Başkan vekili ve İzmir Milletvekili Kemal Anadol, “Halkın Çevre bilinci olması yetmez, tepki koyacak gücü geliştirmesi önemlidir” dedi.
Termik Santraller ve Çevresel etkileri konulu Panel Aliağa Sahil Kafeteryada yapıldı. Bakırçay Çevre platformu Dönem Sözcüsü Yakup Öztürk’ün Sunduğu panele konuşmacı olarak CHP Grup Başkan vekili ve İzmir Milletvekili Kemal Anadol, yazar Hüseyin Yurttaş, DEÜ Halk Sağlığı Öğretim Üyesi Dr. Ahmet Soysal ve Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Sinan Fahlioğulları katıldı.
Toplantıyı CHP Grup Başkan vekili kemal Kılıçdaroğlu ve Aliağa Belediye Başkanı Ömer Turgut Oğuz birlikte izledi.
“SANAYİLEŞMEK, ENAYİLEŞMEK DEMEK DEĞİL”
Aliağa Sahil Kafeteryada düzenlenen Panelde konuşan Anadol, “Biz Sanayileşmeye karşı değiliz. Ama sanayileşmek, enayileşmek demek değildir” dedi.

Aliağa termik santralı kaldırmaz!



Aliağa'da "ölümüne bir kalkınma" olduğu belirtildi. Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Erdem, "Aliağa'da bırakın termik santralı, demirci dükkanı bile açılamaz. Aliağa'da kirlilik kapasitesi aşılmıştır" dedi.

ALİAĞA - Türkiye'nin en yoğun sanayi bölgelerinden olan ve Enka şirketinin yeni bir termik santral kurmayı planladığı İzmir'in Aliağa İlçesi, kirlilikle boğuşuyor. Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ümit Erdem, “Aliağa'da ölümüne bir kalkınma üzerinde duruluyor. Bölgedeki tüm sanayiciler kendi çukurlarını kazıyor. Termik santraller çevre kirliliğinin önemli sebeplerindendir. Aliağa'da kirlilik kapasitesi aşıldı, artık başka yükü kaldıramayacak durumda” dedi.