Yaşama Saygıya EVET! Termik Santrallere HAYIR!!

23 Haz 2010

ÖNCE ÇED SONRA HALKI BİLGİLENDİRME TOPLANTISI ÖNCE İNŞAAT SONRA RUHSAT - Süleyman SALUR


Dünkü yazımızda ifade ettiğimiz gibi ÇED raporu konusunu biraz daha detaylandırmaya çalışacağız..

EPDK, lisans başvuruları için ilk etapta ÇED raporu alınmasını zorunlu hale getirmiştir. Yatırımcıların Çevre Bakanlığına müracaat etmeleri ile başlayan süreçte, kurulacak santralin çevreye zarar vermediği tespit edildiğinde firmanın müracaat tarihinden itibaren 90 gün içinde gerekli lisansı alabilmekte, ancak çevreye zararlı bir durum tespit edildiğinde ise, firmaya ÇED raporu alabilecek şartları oluşturması için 300 günlük bir süre verilmektedir. Süre sonunda şartlar yerine getirilemez ve ÇED raporu alınamaz ise, kuruma verilen teminat mektupları da mücbir sebepler dışında kendilerine iade edilmemektedir.

ÇED raporu zorunluluğu getirildiği tarihten önce EPDK'ya bekleyen lisans başvuruları içinde uygulanmaktadır. Nitekim İzmir Aliağa'ya ithal kömüre dayalı bir santrali, çevreye zararlı olup olmadığını belirleyen değerlemeleri almadan lisans aldığı için, haklarında açılan dava sonucunda lisans için yürütmeyi durdurma kararı alınmıştır. Dolaysıyla daha önce lisans alıp ÇED raporu almayan firmalar zor durumda kalmıştır. Nitekim bugün EPDK'ya lisans almış ancak ÇED raporu alamamış yüzlerce başvuru bulunmaktadır.

ÇED yönetmeliği gereği, en önemli kriterlerin başında Halkı Bilgilendirme Toplantısı gelmektedir. Elbette bu tür toplantıların olmazsa olmazı bol ve çeşitli ikramlar ve promosyonlardır. OMV'nin yaptığı gibi, İlgili meslek kuruluşları, Sivil Toplum Örgütleri, ve çatlak ses çıkaracak köşe yazarlarının toplantılara iştirak etmesi gibi bir risk göze alınamaz. Daha çok toprakları çeşitli iş vaatleri ellerinden alınan köylü vatandaşlarımız ile, firma çalışanları bir kalabalık oluştururlar ve sözde ilgili yönetmelik gerekliliği yerine getirilmiş olur.

Halkı Bilgilendirme Toplantısı prosedüründe tüm Sivil Toplum Örgütleri, ilgili mesleki kurum ve kuruluşlar davet edilmelidir. Biz herkesi davet ettik ama kimse gelmedi mantığı ile hareket edilemez. Ancak yatırımcılar bu tür toplantılarda tepki alacaklarını bildikleri için, böyle bir riski üstlenmek istemezler. Nitekim Samsun'da Termik Santraller ile ilgili yapılanh tüm toplantılarda gerginlik yaşanmıştır.

Her toplantıda da konuşulanları not alındığı ajandalar , tıpkı milletvekillerine verilen hamili yakınımdır kartvizitlerinin kaderini yaşarlar. Yani çöpe atılırlar. Halkın katılmadığı toplantılarda da hasbel kader olayı duyan ve iştirak eden STÖ temsilcileri var ise, muhalefet edilen konular sadece not alınır.

Benim gibi ve bazı STÖ'ler gibi birileri ortaya çıkıp denizi bulandırdığında, acilen bazı seyahatler organize edilir. Bu seyahatlerde de mümkün olduğunca yandaş medya mensupları ile yine belirli iş taahhüdü ile arsalarını satan köylülerin iştiraki sağlanır. Bursa gezilerinden sonra yurt dışı seyahatleri planlanır.

Çünkü halka rağmen bir tesisin işletmeye açılması mümkün değildir. Örneği Samsundaki Mobil Santraller konusunda yaşanmıştır. Bu konuda gerekenler gerektiğince yapılır. Hangi adreslere ne tür bir mektup ile ulaşılabilecek ise, ve üzerine hangi ebat ve şekilde bir pul yapıştırılacak ise de yapıştırılır. .

Bu arada kendilerine iş vat edilen ve bu vaatler ile arsaları elinden alınan köylü vatandaşlarımız, fındık, pirinç ve sebze yetiştiriciliğinin dışında hiçbir nitelikleri ve vasıfları olmadığından, çaycı, temizlikçi, bekçi gibi kadrolarda ancak değerlendirilebilir.

900 kişiye istihdam sağlayacağını açıklayan OMV'nin, söz konusu yatırım için vasıflı eleman yetiştirme kursları açtığı konusunda elimizde bir bilgi bulunmamaktadır. Firma bu konuda tıpkı Halkı Bilgilendirme Toplantılarında uyguladığı strateji gibi, kendi bünyelerinde bir takım beceri kursları açmış olabilirler.

Proje hazırlandığında hemen inşaat faaliyetlerine başlanır. ÇED iş, inşaat ruhsatı imiş bunlar proje uygulamaya başladıktan sonraya bırakılır. Ancak, Terme'nin Kozluk ilçesi belediye başkanı gibi çevreci ve üstlendiği amme hizmetini layıkı ile yapmaya çalışan bir başkan ortaya çıkar ve başlattığınız inşaata mührünü vurur ve birkaç milyon dolar gibi bir zararın oluşmasına neden olur.

Çünkü sizler önce ruhsat sonra inşaat kavramı yerine, önce inşaat sonra ruhsat gibi bir mantık ile hareket etmiş ve resmi inşaat ruhsatınızı ancak 30 Nisan 2010 tarihinde alabilmişsinizdir. İlk müracaat tarihiniz ise 18 Ocak 2010'dur. Arada geçen süre sizin zarar hanesine yazılmıştır.

Konu ile ilgili tespitlerimizi yarın, öbür gün, daha öbür gün okuyucularımız ile paylaşacağız. Mücadelemiz, turizm tesisleri yapılacak alanlarda, rüzgar enerjisine yönelik tesisler kurma kararı verilinceye kadar, dağlarımızda ve ovalarımızda güneş enerji kaynaklı tesisler kuruluncaya kadar sürecektir. Bu arada tespitlerimiz ve görüşlerimiz ile ilgili bizleri ikna etmek istiyorsanız, yerel TVlerde her zaman sizlerle görüşlerimizi paylaşmaya ve tartışmaya hazırız.

HALK GAZETESİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder